SAYFALAR

14 Aralık 2015 Pazartesi

ADİL KULLANIM KOTASINI İSTEMİYORUZ!

   Merhaba arkadaşlar, yazımın içeriği başlıktan da belli olduğu gibi AKK ile ilgili, son yıllarda diziler, filmler,vine,snapchat,instagram,twitter,facebook,scorp,periscope o kadar yaygınlaştı ki hepsini izlemeye bakmaya vakit yetmiyor, insanlar zevk aldığı şeylerden de asla vazgeçemiyor. TTNET,SUPERONLİNE,VODAFONE,AVEA,TURKCELL vs. fark etmiyor hangi internet sunucusu ay sonunu getirebiliyor ki? Son yıllarda yoğun bir şekilde insanlar Adil Kullanım Kotasına Hayır! diyebiliyor, aslında demek çok da bir şeyi ifade etmiyor, çünkü bizlerin isyan etmesi yöneticilerin ceoların kar etmesinin önüne geçmiyor ne yazık ki. Hemen hemen herkesin ele aldığı bu konuda benim de sıkıntılarım büyük ve bundan dolayı "ADİL KULLANIM KOTASINI İSTEMİYORUZ" adlı yazıyı sizinle paylaşmak istedim.


  Günümüzde kullanılan internetlerin hemen hemen hepsi aynı sıkıntıyı barındırıyor. Türkiye de kullanılacak internet ne yazık ki yok. Gelişmişlikten bahsediliyor fakat 3g, 4g, 4,5g hatta 5g teknolojisi varmış, 80 milyon kişilik ülkede kaç kişi 3g hızında olması gereken 3g hızında kullanabiliyor ki? Adsl modemlerinde 8 mbps diyorlar 7 mbps olmuyor, 16 mbps diyorlar 14 olmuyor ki ilk önce yeteri hıza ulaşalım, mesele 8 mbps ya da 16 mbps olup olmaması değil sözleşmede 16 mbps yazarken neden belli bir süreden sonra 16 mbps olarak kullanamıyorum!
  İnsanların daha çok para kazanma hırsı uğruna Adil Kullanım Kotası konuluyor, 50gb 50tl, 75gb 75tl, 100gb 100tl vb. fiyatlandırma yapılıyor, genel olarak da  ücret olarak en makul olanları seçiyoruz haliyle, 50gb kotalı bir internet 10-15 gün olmadan kota doluyor zaten anlamıyorsunuz ki hiçbir şey kota anında doluyor. Günümüzdeki teknoloji gelişmiş durumda ve halen de gelişmekte, bununla beraber internette de paylaşılan dosyaların veri boyutları ve videoların kaliteleri zamanla artmakta 2k, 4k derken aldı başını gidiyor. Bu devirde oyun hastası gençlerin oynadığı oyunu indirmesi işkence iken indirdik ten sonra oynaması da ayrı bir dert oluyor ve bu kadar gelişmiş bir teknolojinin önüne bir set koymak herkesin canını sıkıyor.

  21.yy da bile hala alt yapı sorunu diyebiliyorlar ve 4g-4.5g durumlar televizyonda övülerek anlatılıyor.Fibere geçilmiş 4,5 g miş birileri geçiyor takılıyor ama ben henüz çözemedim kim o geçiş yapanlar ya da nereler?  Adil Kullanım Kotası olmayan günler dileğiyle, iyi akşamlar.

6 Kasım 2015 Cuma

FİYATLAR EL YAKIYOR!

   1 aya yakın süredir blogumda yazı paylaşmıyordum.Hayat koşturmacasından(üşengeçlikten)  vakit ayıramadım.Kasım ayının başlarındayız kış artık etkisini göstermeye başlıyor.Mevsimlerin değişmesi doğal olarak da sebze ve meyvelerin değişmesine bu değişime bağlı olarak fiyatların belirlenmesine etken oluyor.

  1 haftalık tatilden sonra mutfakta pek fazla eşyamız kalmamıştı.Bugün pazara çıktık ama çıkmasak daha iyiydi.Fiyatlar el yakıyor. Almak istediğimiz ürünün sadece fiyatını sormakla yetinebiliyoruz.Tezgahın biri bibere 2.5 lira diğeri 3 lira bir diğeri 4 en son gittiğim tezgah ise 5 lira dedi.Verdiğim tepki;bu biberin içinde altın mı var? oldu.Adım attıkça fiyatlar da artıyordu.4 tezgahta 2.5 liralık bir fahiş fiyat artışının olması hiçte mantıklı gelmiyor bana.Bu fiyatlar hiç denetlenmiyor mu?


   Biber sadece bir örnekti,aklınıza gelebilecek diğer ürünler de bu fahiş fiyatlar mevcut.Kış meyvesi olan mandalina bile 2-2.5 lira arasından satılıyor.Mandalinanın zamanı iken fiyat böyle ise daha sonrasından durum düşünülemez bir hal alıyor.

     Bazı tezgahlarda fiyat etiketleri yok,bundan dolayı sabit fiyatta yok,birde öğrenci olduğunu anladığında fiyat katlanıyor.
-Biraz indirim yap abi,öğrenciyiz felan,cevap tabi ki olumsuz.
Bu yaptığım sadece bir genelleme,anlayışlı olanlarda var,öğrenciyiz dediğimizde fiyatı indiriyor.Tek temennim inşallah fiyatlar normal seviyelere gelir.

  

30 Eylül 2015 Çarşamba

KEŞKELER

    Yaşamımız boyunca önümüze belki bir veya birden fazla fırsat geçer ama önemli olan bu fırsatlardan hangilerini nasıl değerlendirdiğimizdir.Bazı fırsatları olumlu şekilde kullanılırız,bazılarını ise olumlu yönde çeviremeyiz.Bu hatayı fark ettiğimiz de "keşke" diyerek olaya hayıflanırız ama iş işten geçmiş olur.Bu konuda daha önce yazdığım pişmanlık adlı yazıma buradan  ulaşabilirsiniz.
  
  Yazının başlığında da belirttiğim gibi hayatta değerlendiremediğimiz fırsatlar için "keşke" deriz çoğunlukla,bu durumlar arttıkça keşke,keşke dedikçe bir birikim olur ve bu durumlar karşımızda "keşkeler duvarı" oluşur.İlerleyen yaşamımızda aynı hataları yaptığımız zaman tekrardan duvar karşımıza çıkacak ve bizi iki kez düşünmeye sevk edecek.Bu da içimizde hep bir ukte kalmasına neden olacak.

  İnsan hayatı çok kısa ve hayatımızda pişmanlık anlamı taşıyan keşkelere  yer vermemeye çalışalım.Keşke dememek için ilk hadiseden itibaren iyi düşünerek yapılan şeyler bizim keşke dememize engel olur.Herkese "keşkesiz" mutlu günler diliyorum.

22 Eylül 2015 Salı

2015 Yılında Hala Bir Açıklama Bekleyen 13 Gizemli Olay

1. Havadayken iz bırakmadan kaybolan uçağa ne oldu?

8 Mart'ta Malezya Havayollarına ait olan ve Kuala Lumpur'dan Pekin'e, yaklaşık 8 saat sürecek olan yolculuğuna başladıktan 2 saat sonra uçak ile ilgili kayıp raporu geldi.

20 Eylül 2015 Pazar

ALIŞVERİŞ ARTIK ÇOK KOLAY

   Artık alışveriş çok kolay... Önceden küçük bir yerde yaşıyorsak orada istediğimiz ürün yoksa o ürüne erişme şansımız neredeyse yoktu.Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte,istediğimiz ürün ne kadar uzakta olursa olsun  tek tıkla    istediğimiz ürüne erişme imkanına sahibiz.


  İnternetten alışveriş ile hem ürün çeşitliliğini çok fazla seviyeye çıkarabiliyor ve fiyat olarak da çok fazla ürünü kıyaslama şansı elde edebiliyoruz.Bu işlemleri yapmak ise sadece 5 dakika,peki 10 tane mağazayı gezseydik ne kadar süre harcardık? Bu sorunun cevabı 1 saatten fazla bir süredir.Bu durumları göz önüne alınca artık alışveriş çok kolay.
  Önceden internetten alışveriş yapmaya bende çekinirdim fakat 3 aydır çoğu ihtiyacı internetten yaptığım alışverişlerle karşılıyorum.Fiyat olarak dışarıdan daha ucuza alıyorum ve ürün kapıma kadar geliyor.Taksit imkanı olarak da seçenek fazla.

   Geçen günlerde gözlükçüye gittim.Lens siparişi verdim,önceden verdiğim siparişlerde az da olsa taksit imkanı sunuyorlardı fakat artık taksit yapmadıklarını belirttiler ve fiyatı internete göre fazlaydı ve siparişin gelme süresi de normalden fazlaydı.İnternetten bu durum hakkında araştırma yaptığımda almak istediğim ürünün fiyatı hem ucuzdu hemde taksit imkanı sunarak ödeme açısından kolay bir imkan yaratıyor.Ürün hemde kapıma kadar geliyor git-al-gel derdi yok.Bu anlattığım olay sadece bir örnek.

 Bugünde dışarı da gezerken bir broşür verdiler.Broşürde paylaşılan reklam şarküteri konusunda da alışverişin artık internet üzerinden yapılıp kapıya kadar getirilmesiydi.Teknolojinin ilerlemesi sadece giyim ürünleri ya da teknolojik aletler değil gıda ürünleri olarakta kapıya servis imkanını açtı.Zaman geçtikte bu seçenek daha da artacaktır ve internetten alışveriş yapan sayısının ilerleyen zamanlarda daha da artacağını düşünüyorum.Artık alışveriş çok kolay....

15 Eylül 2015 Salı

TRAFİK ÇİLESİ


     Günümüzde en cazip ulaşım araçlarının başında otomobil geliyor.18 yaşına giren herkesin nerdeyse ilk yaptığı işlerden biri ehliyet almak(bende aynı duruma örnek biriyim) ehliyeti alıyoruz,sıra trafiğe çıkmakta.Yola çıkınca ben ne kadar dikkatli kullanıyorum desende karşı tarafın yaptığı bir hata kötü sonuçlar doğurabiliyor.Bu yazımı bugün trafikte yaşadığım sıkıntılardan dolayı yazma gereksinimi duydum.

       Yola çıkmıştım daha 6-7 kilometre civarında bir yol gittim karşılaştığım ilk olay;ben sol şeritte ilerliyordum orta şeritte motosiklet üzerinde bir çift ilerliyordu ve hareket halinde iken selfie yapıyorlardı.Yaptıkları hareketle kendilerini düşünmüyorlar çevresinde bulunan araçlar içinde tehlike arz eden bir durum içindelerdi.Selfie yaparken ufak bir denge,trafik kazasına neden olabilir ve şehir içi yol olduğu için zincirleme kazaya dönüşebilir,kötü senaryolar yazmakla bitmez.Bu durum trafikte ne kadar vurdum duymaz olduğumuzu gösteriyor.




    Trafikte kamyon gibi araçlar benim için her zaman ürkütücü gelmiştir.Büyük araç oldukları için otomobilleri trafikte pek fazla önemsemiyorlar.Az önce anlattığım olayın üzerinden daha bir kaç dakika geçmişti ki sağ şeritte seyreden bir kamyon ani bir şekilde önüme geçti ve önü açık olmasına 30 km/sa hızla ilerleme devam etti.Sağ şeritte önünde bir şey olmamasına rağmen önüme geçmesinin ve bir anda fren yapmamı gerektiren durum neydi,o an kamyon sürücüsü ne düşündü bilmiyorum ama tek bildiğim şey o an için bir tehlike atlattığımdır.

  Gidiş anında başıma gelen olaylar bunlardı.Dönüş yolunda ise sağ şeritte ilerlerken 100 m civarında önüme ilerleyen araç bir anda durarak ana yolda geri geri gelmeye başladı,bir anlık refleksle fren yaptım ve arkasında durdum,yaptığı durumdan dolayı kornaya bastım aramızda çok az bir mesafe kalmıştı ama adam geri gelmeye devam etti,sol şeridin boşalmasıyla hemen arkasından kaçtım.Trafikte bu yapılanlara gülsek mi ağlasak mı bilmiyorum.




  Bu yaşanılan durumlar trafikte sadece 1 gün boyunca başıma gelen bir kaç olay.En sağ şeritten birden 2 şerit sola geçen,olduğu şeritten aniden başka şeride geçen vs. durumlar.Yaşanan bu tür olaylar inşallah bir gün düzelir.Kırmızı ışıkta beklerken daha sarı yanmışken birden arkadan "düt düt"  ,hemen nedir bu sabırsızlık daha yeşil yanmamış 2 saniye hareket edince değişen ne olacak.O durumda kornaya basanlar genellikle yolda bu seferde kırmızı yanmadan önce sarı yandığından son şans ışıkta geçerim düşüncesiyle gaza basıyorlar.Bu durumda ki iki farklı kişi aynı ışıkta yolları kesişince ortaya istenilmeyen durum olan trafik kazası   meydana geliyor.


  Trafikte her zaman dikkatli olmak lazım.Trafik kurallarına uyalım hem kendimizi hem de çevremizi düşünelim.Bu anlattığım durumlar günde yüzlerce kişinin başına geliyordur ve bazıları ne yazık ki trafik kazasıyla son buluyor.Bayramın da yaklaştığı dönemde trafikte daha da dikkatli olmamız gerekiyor.

10 Eylül 2015 Perşembe

ÇANAKKALE ŞEHİTLİK GEZİSİ

      Çanakkale daha önce gitmediğim iller içinde yer alıyordu.Hep gitmek istiyordum ama bir türlü nasip olmamıştı.Bu tatilde Çanakkale'ye gitmeye karar verdik ve çok güzel 2 gün geçirdik.Çanakkale'ye gitme amacımız şehitliği görmekti.Bilen birinin gezdirmesi iyi olacağı tura katıldık.Sabah 9.30 gibi tura başladık.Çanakkale feribot iskelesinden yola çıktık ve Gelibolu yarım adasına geçtik.Çanakkale boğazının en dar kısmından geçiş yaptık.Karşıya geçerken bizi "DUR YOLCU" yazısı karşıladı.

DUR YOLCU
   Rehberimiz anlattıkça o günleri yaşamaya çalıştım.Orada bulunmanın verdiği manevi duygular çok fazlaydı.Bol bol fotoğraf çektim.Çanakkale'yi görmeyen arkadaşlar varsa mutlaka görmenizi tavsiye ederim.Anzaklar kilometrelerce uzaktan Çanakkale'yi ziyarete gelirken bizim az gitmemiz çok acı bir durum.Gezimiz Seyit Onbaşı heykeli ile başladı.Dile kolay 276 kilogramlık top.Seyit Onbaşı'nın 276 kiloluk mermiyi kaldırmasından belli bir süre sonra gazeteciler kahramanı fotoğraflamak istemişler fakat Seyit Onbaşı tekrar kaldıramamış.Bu durum karşısında komutanına;"Komutanım gerçekten tekrardan ihtiyaç olursa ben bu mermiyi yine o namluya taşırım demiş."
276 KİLOLUK MERMİ


SEYİT ONBAŞI'NIN MERMİYİ KOYDUĞU TOP

   Çanakkale'de genci,yaşlısı vatanın savunması için savaşmıştı.Gidenler,geri dönmeyi düşünmediler.

  Ordan yolumuz Bigalı köyüne devam etti.Atatürk'ün,Çanakkale cephesine gönderildiğinde konakladığı ev orda bulunuyordu.Bigali köyü koruma altındaki köylerdenmiş ve Gazi Köy olarak adlandırılıyormuş.Gazi köy olduğu için bütün evlerde Türk Bayrağı asılı durumda.Bayraklar asılı evler arasından yürürken içim kıpır kıpırdı.Bu durumda bulunan ve Gazi Köy unvanını almış köylerin sayısı fazlaymış.Tarihimize her zaman sahip çıkmalıyız.

  Anafartalar,Anzak koyu,Kanlısırt derken yolculuğumuz devam ediyordu.Conkbayırına gelmiştik.Savaş zamanında çok önemli bir konuma sahip bir alanmış.Çevreyi gördüğümde sahip olduğu konumun değerini  anlamış oldum.Coğrafya çok hakim bir bölgeydi.Türk siperlerinin bozulmadan duranları vardı ve orada aklıma gelen şey İstiklal Marşı'mızda yer alan "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme,tanı düşün altında binlerce kefensiz yatanı"dizesi aklıma geldi.
SİPERLER


   Yolculuğumuza 57.Alay Şehitliğine uğrayarak devam ettik.57.Alay hakkında hepimizin bilgisi vardır.57.Alay Şehitliğinin girişinde Hüseyin Amca heykeli karşılıyor bizi.107 yaşında Şehitleri anma töreninde bastonu ile yokuşu tırmanarak etkinliklere katılmıştır.

    Turumuz Çanakkale Şehitlik Abidesi ile devam etti.Bulunduğumuz konumdan karşıda İngiliz anıtları görünüyordu.1930'lu yıllarda İngilizler anıtları dikmelerine rağmen bizim 1985'li yılları bulmuştur.




  Daha sonra Salim Amca müzesini ziyaret ettik.Savaştan belli süre sonra çevrede bulunan eşyalar hurdaya verilirken Salim Amca,eşyalar hurdaya verilmeden önce satın alarak onları bir yerde toplayıp müze halinde sergilemeye başlamış.Kullanılan savaş aletlerini,mataradır,mermidir onları görmekte güzeldi.Müzenin adı "Salim Mutlu Özel Harp Anıları Müzesi" ziyaret etmek isteyenler için.Turumuzun son noktası zamanında hastahane olarak kullanılan Şahindere Şehitliği.Orada rehberimizin anlattığı olaylar beni çok etkiledi.18 gibi turumuzun bitmesinin ardından tekrar feribot ile Çanakkale'ye dönerek turumuzu tamamladık.




Ulu Önder Atatürk ve aziz şehitlerimiz,bu günleri sizlere borçluyuz.Unutmadık,unutmayacağız,unutturmayacağız...



4 Eylül 2015 Cuma

Yepyeni Bir Heyecan! "Mr.Robot"


Yaz dönemine iyi bir giriş yapan Mr.Robot'un adını bazılarınızın duyduğundan şüphem yok.
Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Mr.Robot, 2 Eylül itibariyle ilk sezonunu noktaladı.

25 Ağustos 2015 Salı

Twitter ve İnstagramda Takip Etmeyenleri Görmek

     Twitter ve instagram hesaplarımızdan takip ettiğimiz kişiler bizi takipten bırakıyor fakat bazen bu durumun farkında bile olsak kimin olduğunu bulmak zor.Bu konuda yardımcı olması amacıyla twitter ve instagram için birer program paylaşacağım ve paylaştığım programlar sayesinde sizin takip ettiğiniz fakat sizi takip etmeyenleri görebileceksiniz.

TWİTTER İÇİN;

 Twitly adresine girerek twitter da sizin takip ettiğiniz fakat sizi takip etmeyen kişileri görebilirsiniz.Twitly uygulamasını kendimde kullanıyorum sizin adınıza herhangi bir tweet atmaz veya başka birini takip etmez.

INSTAGRAM İÇİN;

  Twitter için verdiğim linki kullanarak da takip etmeyenleri görebilirsiniz ya da İOS ve Android telefonlarda InstaFollow programını indirerek sizi takip etmeyenleri görebilirsiniz.

18 Ağustos 2015 Salı

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI

      Bu yazımda toplumca yaşadığımız bir sorunla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.İnternetin bize yaptıkları ve internet bağımlılığı durumları!Bu duruma bir örnek vermem gerekirse,facebook haber kaynağımda gördüğüm bir video.Bir kadının,bir elinde telefon ve diğer eliyle de küçük çocuğunu tutmuş ve yürüyorlar.Kadın ekranda gördüğü şeylere mimikleriyle tepkiler veriyor ve tepki biraz daha artınca iki eliyle telefon kullanmaya yönelince çocuğun elini bırakıyor ve tehlike ortaya çıkıyor,video bu şekilde devam ediyor.Bu video kurgulanmış bir videoydu fakat gerçek hayatta da bu ve benzeri durumlarla karşılaşıyoruz.


   Günümüzde çok fazla sosyal medya var bunların başında facebook,twitter geliyor.Nerdeyse sosyal medya hesaplarının en az birinde üyeliğini olmayan kimse yok gibi.Kendimde bu sıkıntıları bazen yaşıyorum.Telefonu elime aldığımda twittera bak,birde facebooka bakayım,swarm,instagram,snapchat derken çok uzun süre gidiyor ve bazen bu kadar giden zamanın kısa özeti sadece zaman kaybı olabiliyor.Yaptığım hataların farkına vardım ve buralarda harcadığım zamanı nerdeyse en az seviye indirdim.

   Facebookta binlerce hesap görüyoruz,çok fazla sayıda bilgi yazıyor,bu yazıları inceliyoruz,irdeliyoruz.Duruma birde şu yönden baksak yolda yürürken tanımadığınız birisi size vesikalık fotoğrafını verse,adını-soyadını söylese,mezun olduğu okulu ve doğum tarihi gibi bilgileri size söylese bu konuda ne düşünürsünüz?  


   Şu zamanlarda gündemde olan bir uygulama periscope,canlı yayınla dünyanın her yerine ulaşmamızı sağlıyor fakat periscope gündemi takip edip,yayınlara göz attığımız da ise yararı olan yayınlar sadece %1'lik bir dilim kaplıyor durumda.

  Sosyal medya her zaman kötüdür diye bir durum yok yukarıda yazılanlar kötü yanlarının göstergesi.Örneğin periscopta tarihi yerlerde,yabancı ülkelerde yayın yaparak görmeyenlere görme imkanı sağlanabilir,twitter ve facebookta gündemde olan bir olayın daha hızlı yayılmasını sağlayabilir fakat asılsız haberleri saymazsak.Sosyal medyayı yararlı kullanırsak çok işe yarar.Zamanımızı daha düzenli ve güzel geçirebiliriz.Yararlı olması için internetteki zamanı blog okuyarak,haberleri takip ederek geçirmek daha yararlı olur diye düşünüyorum.

  Sosyal medya bağımlılığı konusunda benim düşüncelerim bunlar,benimle aynı düşüncede olanlar veya olmayanlar olabilir,sizlerde düşüncelerinizi yorum da belirterek katkıda bulunabilirsiniz.Sosyal medya bağımlılığı konusunda da bir videoyu sizinle paylaşmak istiyorum ;




10 Ağustos 2015 Pazartesi

KAN BAĞIŞI! CAN BAĞIŞI!

     Hiç acil kan bağışına  ihtiyaç duydunuz mu?Siz ya da ailenizden biri veya yakın bir komşunuz,arkadaşınız? Biz insanlar olarak biyolojik varlıklarız ve vücudumuz biz düzen içinde devam ediyor fakat bazen aksilikler olabiliyor.Bazı sorunlardan ilaçlarla kurtulabiliyoruz fakat bazı sorunlar çözümü için ilaçlar yeterli olmuyor.Bu sorunlardan biri bazıları da hastalık,kazalar sonucunda acil gereksinim duyulan kan ihtiyacı.İlk düşüncemiz "Kan acil değil,sürekli ihtiyaçtır."Kan üretilemeyen bir dokudur ve tek kaynağı sağlıklı kan bağışcılarıdır.


    

     Her yıl binlerce insan kaza ya da hastalık sonucunda kan bulamadığı için hayatını kaybediyor.Ülkemizde düzenli kan bağışcısı sayısı çok az.18 yaşına giren herkes,gönüllü kan bağışcısı olabilir.İlk kan bağışımı mayıs ayında gerçekleştirdim.Kan bağışımdan 1.5 ay gibi bir zaman sonra "Bağışladığınız kan ihtiyaç sahibine ulaşmıştır,3 kişiye hayat,doğaya ise 1 fidan armağan ettiniz" şeklinde mesaj geldi ve bu mesajı görünce mutlu oldum.Yaptığım bağış yerine ulaşmıştı ve birilerine yardımım dokunmuştu.


    Geçen günlerde tekrardan Kızılay'dan mesaj geldi ve kan bağışımın üzerinden 3 ay geçtiğini belirten mesaj geldi,en kısa sürede tekrardan kan bağışı yapacağım.Belki tüm dünyayı kurtamayız ama bir can kurtabiliriz.Önemli bir hastalığınız yoksa sizde gönüllü kan bağışcısı olunuz. http://www.kanver.org/ adresinden bağış noktaları veya aklınıza takılan konular hakkında bilgi alabilirsiniz.



    Çevrenizde ki insanları da kan vermeleri konusunda destek olmaları için bilgilendiriniz.Hayatta hiç bir zaman ne olacağı belli olmadığı için,acil kan ihtiyacı olan kişi biz ya da ailemizin bir bireyi olabilir.Kan vermek,kan hücrelerinin yenilenmesi sağladığı için yararları da çok fazladır.KAN VER! CAN VER!



5 Ağustos 2015 Çarşamba

Bisikletlerin Trafikle Mücadelesi

       Ülkemizde bisiklet kullanan insanların trafikte çok fazla sorun yaşadığı ortada.Hafta sonu arkadaşlarımızla çıktığımız bisiklet turundan sonra bu konuda düşüncelerimi paylaşmak istedim.Aşılması gereken ön görülerin başında bisikletler bir araç kabul edilmiyor ve emniyet şeridini veya yolun en sağını kullanmamıza rağmen araçlar tarafından tehlikeye atılıyoruz.Bu duruma etken olan nedenlerden biri de şehirlerimizde bulunmayan bisiklet yolları,bizi ana yollara çıkartmaya mecbur durumda bırakıyor.Haberler de sık sık bisiklet kazaları duyuyoruz.Trafikte normal şartlar altında bisikletliler ve motorlu taşıt sürücülerinin çok dikkatli olması gerekiyor fakat ülkemizde ise bisikletliler %90,motorlu taşıt sürücüleri %10 zorunda olmalı gibiymiş gibi bir durum var,bisikletliler trafikte resmen yok sayılıyor.


       Ortalama bir otomobil yaklaşık 2 ton ağırlığında fakat bisiklet ise nerdeyse 10 kg.Arada çok büyük bir fark var ve bir çarpma anında sonucun neler doğurabileceği %100 ortada gibi.Bu konuda Karayolları kanunun içinde resmi bir kanun olmaması da büyük bir eksiklik.Ülkemizde böyle eksiklikler varken,bazı Avrupa ülkelerinde bisikletle gidilen mesafe için ücret verildiğini biliyormuydunuz? Çevre konusunda da doğa dostu olan bir araçtır bisiklet! 


   Gürkan Genç,ismini daha önce duydunuz mu,bilmiyorum fakat kısa bir bilgi vermek istiyorum.Gürkan Genç ,2012 'de bisiklet ile başladığı dünya turunu 2019'da sonlandıracak.Her ne kadar zorluklar olsa da,bunların altından kalkarak 7 senede dünya turunu tamamlamak ve bisiklet konusunda farkındalık yaratmak. Daha detaylı bilgi almak için http://www.gurkangenc.com/tr adresini ziyaret edebilirsiniz.


   Bisiklet konusunda inşallah çözümler bulunur,bisiklet yolları yapılır,karayolları kanununda geçerli bir edinir.Bunlardan da öte motorlu taşıt sürücülerinden trafikte biraz daha hoşgörülü davranmalarını beklemek en doğal hakkımız diye düşünüyorum.Dünya,çevre kirliliği konusunda çok kötü durumlara gidiyor,araçlardan salınan egzoz dumanını biraz daha azaltarak çevre kirliliğin iyileşmesi konusunda bisiklet sürerek katkıda bulunabilirsiniz.Tek sürmek istemiyorum,gezmek istiyorum derseniz de,ilinizde bulunan bisiklet toplulukları grubuyla sosyal medya aracılığıyla iletişime geçerek,çözüm bulabilirsiniz.Herkese iyi sürüşler,her şey daha güzel olacak....



1 Ağustos 2015 Cumartesi

Umudunu Kaybetme

            

      Bu filmin bendeki yeri çok farklı,ne zaman hayattan bunalsam,umutsuzluğa düşsem bu filmi izlerim.Filmin konusu,insanın ümitsizliğe düştüğünde,nasıl zorluklarının altından kalkacağını ve yoluna devam edeceğinin çok iyi bir göstergesi.Filmde Chris Gardner rölüyle seyrettiğimiz Will Smith üstün bir performans gösteriyor.

    
   Filmin konusu 80'li yıllarda geçtiği için bu yıllara ait süprizlerle karşılaşmak mümkün.2006 yapımı bir film bile olsa üzerinden 9 sene geçmesine rağmen halen izlenebilecek bir film.Film sanılanın aksine kasvetli bir havaya bürünmüyor. Tam tersine içerisinde zamanlaması iyi ayarlanmış küçük esprilerde mevcut. Film gerçek bir hikayeye dayandığı için bazı kısımlarda insan kendi kendisine şu soruyu sormadan duramıyor : "acaba aynı durumda olsam ben ne yapabilirdim ?" Çaresizliğin ne demek olduğunu, kendimiz için çok basit bir ayrıntının bile başka bir insan için aslında ne kadar önemli olabileceğini görüyorsunuz.


      Hayatta hiç bir zaman zorluklar karşında pes etmeliyiz.Aşağıda filmin fragmanını paylaşıyorum.Kısaca oradan da fikir edinebilirsiniz.Filmin tamamını da izlemenizi tavsiye ediyorum.İyi seyirler.





27 Temmuz 2015 Pazartesi

Galaxy Note 3 için Lollipop

     Samsung, 28/01/2015 tarihinde Note 3 modeline Android 5.0 Lollipop güncellemesini vermişti.Türkiye'deki kullanıcılarına üvey evlat muamelesi yapan Samsung nihayet bugün itibariyle Türkiye'de satılan N900Q  kodlu Note 3 modellerine Andorid 5.0 Lollipop güncellemesi geldi.

        Andorid 5.0 Lollipop güncellemesi ile bir çok yeniliğe de kavuşmuş olacağız.Materyal tasarımla uyumlu TouchWiz'e kavuşmuş olacağız.Yapılan güncellemeler sonucunda TouchWiz'in performansınun artmasından dolayı rehberi yavaş açma,çekilen fotoğrafları yavaş açma gibi özellikler eskiye göre azalmış durumda.

    Note 3'ün en büyük sıkıntısı ısınma problemi,güncelleme gelmeden önce belirtilen düşüncelerde ısınma probleminin de ortadan kalkacağıydı fakat o konuda çokta bir başarı sağlanmış değil.Görünüş olarak yeni stile kavuşması güzel olmuş.
GÜNCELLEMDEN SONRA MENÜ GÖRÜNÜMÜ

GÜNCELLEMEDEN ÖNCE MENÜ GÖRÜNÜMÜ


24 Temmuz 2015 Cuma

DİREKSİYONDA BEN VARIM!

        Hayatımızı,bir yolculuk örneği.Şu an yolda gidiyoruz ama yolun ne zaman biteceğini bilmiyoruz.Bilmediğimiz bir durum var şu anda arabanın direksiyonun da kim var? Direksiyon da biz mi varız yoksa tanıdık veya tanımadık bissürü insan mı var? Belki ben varım diyorsunuz ama şu an kafanızda milyonlarca ses var o seslerin çoğu size ait değil.Belki ailen,belki arkadaşın,belki öğretmenin ya da ünlü bir filozof koydu onları.Yolculuğumuzun güzel gitmesi için önce direksiyondaki insanları kaldırarak direksiyona bizim geçmemiz gerekiyor.

      Yolculuk anında size eşlik edenler olacak fakat direksiyona izin geçmesine izin vermeden yolculuğunuza devam edin,eğer direksiyon hakimiyetini almak isterse araçtan indirin ve yola devam edin.Her daim direksiyonda siz olun,direksiyonu sakın yol arkadaşlarınıza bırakmayın.Çünkü bu sizin yolculuğunuz.Bu örnekler hayatta nelerin yanlış,nelerin doğru olduğunu dair yanlış yönlerdirmelere karşı örnekler.Kimin için doğru,kimin için yanlış olduğunu düşünmeden,akan giden zaman da bu doğruların ya da yanlışların hala geçerli olup olmadığını,en önemlisi de bizim için ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu sorgulamadan kabul ettik bunları.
      Hayat,durgun bir su değil,gürül gürül akan bir ırmaktır.Bu değişen yaşama nasıl uyum sağlayacağımızı,yaşananlara nasıl ayak uydurabileceğimizi sadece biz bilebiliriz,başkaları değil.Bu durum bir Zen hikayesinde özetlenmiş onu sizinle paylaşmak istiyorum;



Birbirine rakip iki rahip varmış. Bu rahiplerin de birer öğrencisi varmış. Öğrenciler bir gün yolda karşılaşmışlar. Biri diğerine sormuş: “Nereye gidiyorsun?”
Diğeri yanıtlamış: “Rüzgâr beni nereye götürürse.”
Soran öğrenci utanmış, bozulmuş ve verecek bir yanıt bulamamış. Ustasına gitmiş ve olanları anlatmış: “Ona nereye gidiyorsun diye sordum. Basit, resmi bir soru. Onun tıpkı benim gibi pazara gittiğini biliyordum. Ama o bana, ‘rüzgar beni nereye götürürse’ dedi. Altta kaldım, ne cevap vereceğimi bilemedim.”
Usta cevaplamış: “Yarın aynı yerde dur. O geldiği zaman, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sor. Sana, ‘Rüzgâr beni nereye götürürse.’ diyecek. O zaman senin de biraz daha felsefi olman gerekir. Yani, ‘Ayakların yok mu?’ dersin. Çünkü ruh bedensizdir ve rüzgar ruhu hiçbir yere götüremez. Buna ne dersin?” demiş.
Öğrenci tamamen hazır olmak istiyordu. Bütün gece mizanseni kafasında tekrarladı. Ertesi sabah erkenden oraya gitti ve o noktada beklemeye başladı. Diğer çocuk tam vaktinde geldi. Çok mutluydu. Şimdi ona gerçek felsefenin ne olduğunu gösterecekti: “Nereye gidiyorsun?” diye sordu ve bekledi.
Ancak diğer öğrenci: “Pazardan taze sebze alacağım” dedi.

Hayat böyledir.

"Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece,onlar senin sahibindir"- WALSCH