SAYFALAR

1 Ekim 2020 Perşembe

Nedir Bu Açık Süt Modası?

 

Erken uyumayı deniyorum bir süredir. E tabi vücut alışmış geç saate, hemen uyum sağlayamadı. Ben de bu yüzden tıpkı çocukluğumdaki gibi ballı süt içmeye başladım. Normalde çok fazla süt içme alışkanlığım yoktu. Halbuki severim de. Neyse işte her akşam süt içmeye başlayınca haliyle markette de alışveriş sepetime daha fazla süt eklemeye başladım. 



Tam da bununla ilgili bir hikaye anlatacağım size…
Dün markette yine süt reyonunda seçim yapmaya çalışırken yakınımda bir kadın belirdi ve kınayan gözlerle bir bana, bir de elimdeki ambalajlı süte baktı. Ben de dayanamam böyle durumlarda, hemen bir sıkıntı mı var diye sordum. Meğer hanımefendi kutu süt almama takılmış.  Doğal ve organik sütler açıkta satılırken, neden marketten kutu süt aldığımı sordu. Sağlığımız konusunda bu kadar hassasken; ben de ambalajlı ve açık sütler hakkında bildiklerimi tek tek açıklamak istedim. 

1- Açık sütler doğal ve organik değildir. Organik sertifikası olmayan hiçbir gıda için organik diyemeyiz.
Piyasada çeşitli markalarla satılan açık sütler var. Bunlar hangi denetimlerden geçiyor, hangi koşullarda üretiliyor bilmiyoruz. Çünkü açıkta satılan sütler denetlenmeyen kayıt dışı sütler. Kaynağını bilmediğiniz, denetimden geçmeyen bir süte doğal denilemez.
2- Ambalajlı sütler katkı maddesi eklenmeden kutulandığından sağlıklıdır.Çiğ sütler tüm dünyada ambalajlanmadan önce ısıl işlemden geçirilir. Böylece insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenler sütten tamamen uzaklaştırılır. Açıkta satılan sütler herhangi bir işlemden geçmediği için bu ciddi sağlık riski her zaman var.  
3- Çiğ olarak tüketime sunulan açık sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde bakteriler çoğalır.
4- Açık sütler alındıktan sonra evde uzun süre kaynatılır. Bu kaynatma esnasında vitamin ve besin kaybı yaşanır. 



Ben tabii ayaküstü kısaca tüm süreci anlattım hanımefendiye. Ki bunları bilmek için uzman olmaya gerek olmadığını, kısa bir araştırmayla ve biraz daha bilinçlenerek bu bilgilere kolayca ulaşabileceğini vurguladım. Ön yargıları kırıldı ve konuşmanın sonunda bana hak verdi. Söylediklerim hanımefendide ne kadar etkili olmuştur, açık süt alma alışkanlığından vazgeçebilir mi bilmiyorum ama en azından bir kişiye daha, doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdiğim ve sağlık gibi önemli bir konuda bu yanlışların ne tür tehlikeler barındırdığını anlattığım için mutluyum. Bir yandan da insanlara, araştırmadan etmeden körü körüne bir şeylere inandıkları için de kızıyorum.  Tüm dünyada olduğu gibi, ısıl işlemden geçen ve besin kaybına uğramayan kutu sütlerden güvenle tüketmek varken, macera aramak neden gerçekten anlamıyorum. 
Siz siz olun, bilmediğiniz sütleri kullanmayın. Güvenli ve denetimli, ambalajlı sütün rahatlığını bırakıp macera aramayın. Benden söylemesi. 
 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

6 Mayıs 2020 Çarşamba

Korona İle Geçen Günler

    Türkiye'de ilk Covid-19 vakası görülmesinden bugüne 56 gün oldu.İlk vakanın görülmesinden 2-3 gün sonra üniversitelerin,okulların tatil edilmesi,ardından berber-kuaför,spor salonu vb. yerlerin kapatılması tarzından birbirini izleyen bir takım önlemler alındı.O günden beridir evlerde kendimizi izole ettiğimiz bir hayata başladık. 2 ay öncesinde bir çoğumuz pandemi ne demek,sosyal izolasyon ne demek anlamını bilmiyorduk. Belki ben biliyordum diyenler çıkabilir tabi ki ama kendi adıma cevap verecek olursam ben bilmiyordum. Hayatımızı yeni bir boyuta taşımış olduk,bazen sıkıldık,bazen eğlendik ama günleri bir şekilde geçirmeyi başardık.Bu çabamızın sonucunda da vaka sayılarında ki gözle görülür azalma hepimizi mutlu etti. Bu süreçte de emek veren sağlık çalışanlarına,emniyet personeline ve görev almış herkese bir kez daha teşekkürler. 




  Karantina süreci başladığında hepimizin aklında bir soru işareti vardı,evde o kadar zaman ne yapacağım? İnternette,videolarda,bloglarda vb. yerlerde bunu yapmalısınız,şunu yapabilirsiniz diye binlerce örnek mevcut. Kimimiz yabancı dil öğrenmeye-geliştirmeye çalıştık,belki evde yeni bir hobi kazanmaya çalıştık ya da oturduğumuz yerden dünyanın bir ucunda ki müzeyi gelme fırsatı elde ettik.Koronanın kötü yanları saymakla bitmez ama bardağa birazcık dolu tarafından bakınca zamanı kendimize bıraktır.Hayatta en değerli şeylerden biridir zaman ve sağlık. Koronadan kaynaklı nerdeyse 2 aydır evde geçen süreci iyi değerlendirebildiysek ne mutlu.


  Bu zamana kadar herhangi bir adım atmadıysanız halen geç değil,giden günleri izlemek yerine,nereden yetişir ve değerlendirmeye başlarsak kârdır. Aklımızda olan bir şeyi yapmayı planlıyoruz 1.aşama tamam,planlarımız çok güzel o da tamam.Eksik kalan ne ? harekete geçmek, henüz daha harekete geçmediysen, o zaman şimdi başlamaya ne dersin ? 



   Eğer ki bu yazının bu satırına kadar geldiyseniz,bende ufak bir adımımı paylaşmak istiyorum,geç bir adım oldu fakat önemli olan adım atmaktır.2015 yılında bir heyecanla başladığım blog maceram yaklaşık 1 yıl sürdü ve ardından yazı yazmaya ara verdim.Evde kaldığım süreçte günleri ne kadar değerlendirdim,neler yaşadım diye düşünürken söz uçar,yazı kalır mantığıyla günlük yaşantımı günlük aracılığı ile ileride hatırlamam amacıyla yazıya dökmeye başladım.Yazdıkça yazası geliyor insanın,sözler birbirini kovalarken blog macerasına dönmeye karar verdim.Blog yazmaya başlarken 19 yaşında bir yazar olarak Genç Blogcu diye katıldığım blog dünyasına tekrardan 24 yaşında bir yazar olarak dönüyorum,birazcık yaşlanmış olsam da ben kendimi yazarken halen Genç Blogcu olarak görüyorum. Heyecanımı kaybetmedikçe yazmaya devam edeceğim,sosyal medya hesaplarımı takip ederek yazılarımdan haberdar olabilir ve heyecanımın ilerlemesi için bana motive sağlayabilirsiniz.

22 Haziran 2016 Çarşamba

Biz Bitti Demeden Biter Mi?

  Euro 2016'ya çok büyük umutlarla geldik,en son uluslararası bir turnuvaya katıldığımızda 12 yaşındayım dile kolay aradan 8 yıl geçti.Euro 2008'de de maç içinde umutlarımızı kaybettiğimiz anlar oldu,grupta son maçımızda Çek Cumhuriyeti maçında artık galiba sona geldik derken(son 15 dk'ya 2-0 mağlup durumda) girmiş iken olmaz denileni yaptık ve 3-2 yenerek gruptan çıktık,zoru başarmayı sevdiğimizi göstermiştik.Çeyrek finalde Hırvatistan karşısında son 1 dakika kala yediğimiz gol anında umutlar neredeyse 0'a inmişti ama nöbetçi golcü Semih sahneye çıktı ve 1 dakika önce bitmeye yüz tutan umutlara daha bitmedi dedi ve maçı penaltılara götürdü, penaltılar sonucunda yarı finale çıktık.Almanya karşısında iyi bir mücadele sergiledik ama bu sefer olmadı ama yine de çok büyük başarıya imza atmıştık,GURURLUYDUK. Daha sonrasında 2010 Dünya Kupası-2012 Avrupa Şampiyonası ve 2014 Dünya Kupasına katılım gösteremedik.Uzun süre hasret kaldığımız yerlere Euro 2016 ile geri döndük.
   
  Euro 2016 grup elemelerini de çok iyi bir başlangıç gösteremedik.Beklenmedik puan kayıpları işleri zora sokuyordu.Maçlar oynandıkça şansımız bitti galiba 8 yıllık hasret daha bitmeyecek düşünceleri neredeyse hepimizi kaplamıştı.Alttaki karikatür o zamanın özetini çokta ne özetlemiş bir görseldi.

 Türkiye zoru her zaman severdi ve bir kez daha Biz Bitti Demeden Bitmez Dedik,Selçuk'un 89.dakikada ki golü ve Kazakistan'ın Letonya'ya attığı gol bizi Euro 2016'ya katılma götüren biletin sahibi yaptı.Çok zor bir gruba düşmüştük İspanya,Hırvatistan,Çek Cumhuriyeti ama takımımıza güveniyorduk,turnuva başlamadan önce gruptan çıkma ihtimalimize hem çok yüksek belki de 0 gözüyle bakıyorduk işler çok karışıktı.Yola çıkarken zoru başarmıştık ve BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ!  sloganı ile yola çıktık.Grup maçlarına Hırvatistan yenilgisi ve kötü oyununun üzerine birde 3-0 lık farklı bir skorla İspanya yenilgisi büyük olan umutların bir anda hayal kırıklığı yönünde yol almasına neden olacak etkiyi yarattı.Maç anında ve sonrasında verilen tepkiler çok fazla oldu.

  Euro 2016'da grupları ilk 2'de bitiren takımlar dışında 4 tane en iyi 3.takım gruptan çıkmaya hak kazanacaktı.Umutlarımız azdı ama tükenmemişti,bizde çıkmadık candan umut kesilmez diyerek büyük bir ümitle Çek Cumhuriyeti maçından alınacak 2 ve ya daha farklı bir galibiyete kenetlenmiş durumdaydık ve sonuç zoru yine başardık ve 2008'de yaşattığımız hüsranı Çeklere 2016'da tekrar yaşattık ve 2-0 galip gelmeyi başardık.İş bizden çıktı bir kaç saat sonra oynanacak Macaristan-Portekiz maçından Macaristan galibiyeti ya da akşam ki İtalya ve Belçika'nın alacağı puan ya da puanlarla gruptan çıkarak yolumuza edeceğiz.Gruptan çıkarsak buraya gelirken kulandığımız slogan  olan BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ in ne kadar da uygun olacağını göreceğiz.Diğer bir başarımızda sosyal medya da ki desteklerle 3 maçımızın oynandığı günde Eyfel Kulesini kırmızı-beyaz renklere boyadık.İnşallah akşam ki maçlardan beklediğimiz sonuçlar gelir ve 8 sene sonra geldiğimiz yolculukta yolumuza devam ederiz!


16 Mayıs 2016 Pazartesi

Fanatik Olmak!

   Neredeyse herkesin gönül verdiği birbirinden farklı renkler var.Neredeyse dememin sebebi hiç takım tutmayanlar var,aslında en güzeli ama bir kere gönül verdik bu sevdaya yarı yolda bırakmak yok.Bazılarımız çok fanatik,bazılarımız ise normal düzeyde taraftar.Öyle durumlar oluyor ki en samimi arkadaşımızla bile tartışma içine girebiliyoruz tuttuğumuz takımlar hakkında.Ülkemizde fanatikliğin çok yoğun olduğu spor dallarının başında futbol geliyor.Futbol hakkında konuşurken duruma göre konuşmanın harareti de artabiliyor,elimizden geldiği kadar konuşmanın hararetini minimum da tutmaya çalışalım.


   Takım desteklemek güzel şey ama birbirimizi kıracak kadar da önemli olmadığını düşünüyorum.Spor dostluktur,spor konusunda konuşurken birbirimizi kırmamamız,hararetli tartışmalarda tansiyonu artırmadan sohbete devam etmemiz en iyi yoldur.Futbol üzerinden gittiğim için yazıya öyle devam ediyorum,maçtan sonra futbolcular milyonları kazanıyor,yaşamına gülerek devam ediyor ama biz taraftarlar birbirimizi kırıyor ve cefasını biz çekiyoruz.



   Futbolun,basketbolun,voleybolun ve diğer spor dallarının bizi strese sokacak değil,kafamızı dağıtacak,hayatımıza biraz da heyecan katacak bir yerde olması gerekiyor.Desteklediğimiz takım olumlu sonuç alırsa mutlu oluruz,olumsuz ise hiç takmadan,normal bir şekilde devam etmeliyiz.Sporu bir eğlence olarak görmeliyiz.Her ne kadar rakip olsakta birbirimizi tebrik etmeliyiz.Süper lig şampiyonu Beşiktaş'ı  ve Euroleague'da son ana kadar iyi bir mücadele gösteren fakat turnuvayı 2.tamamlayan Fenerbahçe'yi tebrik ediyorum.Spor dostluk,spor kardeşliktir.Euro 2016'da mücadele edecek olan Türkiye Milli Futbol Takımına başarılar!

28 Nisan 2016 Perşembe

YARATICI FİKİRLERİMİZ KÖRELİYOR MU?

    Mühendislik ile ilgili bir yarışmanın başvuru aşamasında,bazı sorunlar karşısında nasıl çözüm bulabileceğimize dair sorular vardı.Soruları düz mantık cevaplamak yerine biraz daha yaratıcı şekilde cevaplamak bir avantaj sağladığı için,cevabımın değişik olması gerekiyordu.Soruya yaratıcı cevaplar arıyordum fakat son zamanlarda düşüncelerimiz o kadar monoton bir hal almış ki,istediğim seviye de bir cevap verme konusunda epeyce bir sıkıntı çektim.

   Soruya verilecek cevap konusunda en yaratıcı olan bir adım öne geçeceği için sıradan cevaplar benim için dezavantaj durumundaydı.Cevap bulma konusunda harcadığım zaman içerisin de pek kayda değer bir sonuç elde edememiştim.


   Soru karşısında bir süre cevapsız kalınca,bu sefer düşüncelerim sorunun cevabını bulmaya değil de,neden eskisi gibi yaratıcı fikirler ortaya çıkaramıyoruma yönlendirdi.Elde somut bir sonuç olmaması da canımı sıkmıştı.Bir anda farklı bir yöne yönelmiştim ama bu konuda cevap bulma konusunda çokta zorlanmadım.Başlıca nedenlerinden biri bana göre son zamanlarda okumayı azaltmıştım bu da düşüncelerin az-çok sabit kalmasına neden oldu.İkinci neden ise teknolojinin gelişmesiyle artık planlarımızı ve aktivitilerimizi anımsatıcılara kaydettiğimiz için akılda tutarak biraz zorlama yapmak yerine,basite alıştırıyoruz kendimizi.Bu tür basite alıştırmalar sonucunda da ortaya yaratıcı fikirlerimiz köreliyor mu? nun cevabı biraz da olsa ortaya çıkmış oluyor.

   Teknoloji güzel bir şey önceki satırlardan olumsuz bir şey anlaşılmasın ama sadece çokta kolaya kaçmamalıyız.Bu duruma bir örnek daha vermek gerekirse;kullandığımız çok fazla hesap var ve hepsine farklı farklı şifreler koyuyoruz.Bunların hepsini akılda tutmak zor oluyor ama her gün giriş yaparken şifreleri girersek,bir zaman sonra şifreler akılda yer almaya başlıyor ve unutmuyoruz.Kendi bilgisayarım da bazen hesaplarım otomatik olarak açılıyor ve her seferinde şifre girmiyorum,bu durum da bazen dışarı da kayıtlı hesaplarıma girmem gerektiğinde şifremi hatırlayamama neden oluyor.Fikirlerimizi köreltmemek için kısa kısa da olsa beyin jimnastiği yaparak,düşünce canlılığını her zaman üstte tutabiliriz.

   

23 Nisan 2016 Cumartesi

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

   Bugün 23 Nisan,neşeyle doluyor insan....96 yıl önce 23/04/1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla ülkemizin tarihinde çok önemli bir adım atılmış oldu.Mustafa Kemal Atatürk,23 Nisan'ı çocuklara armağan ederek onların kutlamasını istedi.Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal bayramlarından biri olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı,her yıl bütün yurtta ve yurt dışı temsilciliklerimiz de coşku ile kutlanıyor.Bugünün anlam ve önemini Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü ile belirtmek istiyorum;

" Türk milletinin geleceği,bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır." 


    23 Nisan,ülkemizde stadyumlarda ve ilköğretim okulların da törenler yapılarak kutlanıyor.IEEE Kulübü olarak bu mutlu günde,Isparta merkeze bağlı Gelincik Köyü'ndeki öğrencilerin yanında olmak için Gelincik İlköğretim Okulu'na gittik.

    23 Nisan töreninde en son görevli bulunduğumda 12 yaşındaydım ve üzerine çok fazla vakit geçti.Okula gidince bando takımını,okulun süslenmesi görünce,eski anılarım canlandı ve kendime "Ne zaman büyüdük?" sorusunu sormadan duramadım.Her yerde Türk Bayrakları,çocuklar neşeli gülüyorlar,eğleniyorlardı.Okulun bulunduğu ortamın doğa ile iç içe olması ve az önce aktardığım durumlar bir araya gelince insanın için huzurla doluyordu.

     Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın düzenlendiği Damla Projesi adlı bir oluşum ile bulunduğumuz okula Türkiye'nin başka illerinde okuyan öğrenciler ve yine Türkiye'de eğitim gören yabancı bazı öğrenciler katıldı.Kalabalığın artmasıyla iyice renkli bir ortam oluştu.Bando önde,öğrenciler arkada tören yerine gittik.

    Günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapıldı,şiirler okundu.Çuval giyme yarışı,sandalye kapma,yumurta taşıma gibi bir birinden renkli yarışmalar yapıldı.Neşeli olan ortama oyunlar daha fazla renk kattı.Misafir öğrencilerinde yarışmalara katılması eğlenceli durumları ortaya çıkarttı.

    Oyunların bitiminin ardından çocuklarla beraber kurduğumuz uçurtmalar ile eğlenceli vakit geçirdik.Orada tanıştığımız arkadaşlarla güzel dostluklarla kurduk ve onlara yabancı olduklara durumlara karşı yardımcı olmaya çalıştık.Benim için güzel bir gündü,eski anılarımın canlanması,hatıralarımın tazelenmesi çok güzeldi.Daha nice 23 Nisanlara,19 Mayıslara,29 Ekimlere!!!!
       

21 Nisan 2016 Perşembe

İnovaTİM

       Üyesi olduğum 2000 kişilik İnovaTİM ailesini tanıtmak istiyorum.İnovaTİM,Türkiye İhracaatçılar Meclisi tarafından oluşturulan üniversite öğrencilerini İnovasyon,Entelektüel Sermaye ve Bilgi Çağı Ekonomisi konularında yetiştirmek üzere kurulmuş kocaman bir ailedir.

   İnovaTİM'le tanışmam okuduğum üniversitenin web sitesinde "İNOVATİM Ailesi Sizleri Bekliyor" adlı haberini görmemle başladı.Ondan sonra biraz araştırma yaptım ve İnovaTİM'e başvuru yaptım.Başvurumu kasım ayında yapmıştım ve belli bir süre sonra ikinci aşama olan görsel zekaya dayalı yetenek sınavına girdim bu sınav internet üzerinden gerçekleştiriliyor.Bir süre sonra gelen mailde 3-4-5 Aralık'ta İstanbul'da düzelenen Türkiye İnovasyon Haftasına,İnovaTİM üyesi olarak davetli olduğum yazıyordu ve bu aşamadan sonra İnovaTİM ailesinin resmi bir üyesiydim.İstanbul'da ki etkinliğe 2000 kişi çağrılmıştı ve bende o şanslı 2000 kişiden biri olduğum için mutluydum.

    Bundan sonra yeni bir dönem başlamıştı.3-4-5 Aralık'ta Türkiye İnovasyon Haftası'nda çeşitli görevler aldık orada birbirinden başarılı kişileri dinleme fırsatımız oldu ve şirketlerin yaptıklarını görme şansımız oldu.İstanbul'da ki etkinlikte aramızdan seçilen 80 kişi,iş adamlarıyla bire bir görüşme fırsatı yakaladı.

    İnovaTİM ile başka üniversitelerden arkadaşlarla tanışma fırsatımız oldu,kendi üniversitemden arkadaşlarla ise belirli çalışmalar da bulunduk.Mart ayında İzmir'de gerçekleşen bir etkinlik vardı ve önümüzde 5-6 Mayıs'ta Ankara'da bir İnovasyon Haftası etkinliği düzenlenecek.İnovaTİM yeni dönem başvuruları devam ediyor. Sizlerde İnovaTİM ailesine katılmak isterseniz yapmanız gereken  http://www.inovatim.org/ adresindeki başvuru formunu doldurmak.


  Başvurular için son tarih 20 Mayıs 2016.Yazımda anlattıklarım sadece bir kısım,İnovaTİM etkinlikleri çok geniş bu konuda sosyal medya hesaplarından ve web sitesinden daha da bilgi alabilirsiniz.Bunların yanında sorularınız olursa seve seve cevaplarım.Süleyman Demirel Üniversitesin'den katılan İnovaTİM üyeleri ile okulda bir yapılanma aşamasındayız bizi de sosyal medya hesaplarımızdan  Facebook hesabımız ve Twitter hesabımız takip edebilirsiniz.

      Sizleri de İnovaTİM ailesinde görmekten mutluluk duyarız.Daha da detaylı bilgi almak için http://www.inovatim.org/ adresini ziyaret edebilirsiniz.